Saf su demek, saf anlamında bu demek değildir. Saf su diye söylenmesinin asıl sebebi içinde mineral olmayan su anlamındadır. En temiz içilmesi gereken su anlamı taşımaz.

Yaşamımızın devamı için gerekli olan su, içinde bulunan kalsiyum, sodyum, potasyum, fosfat, magnezyum gibi mineraller saf su içerisinde yoktur.

Saf su, doğada hiçbir şekilde bulunmaz. Laboratuvarda yapılır.

Reverse osmosis, destilasyon, iyon değişim, filtreleme gibi çeşitli yöntemlerle saf su elde edilebilir.

 

Genellikle tıp, laboratuvar hizmetlerinde, metal sektöründe, elektronik sektöründe, cam ve plastik sektöründe, kimya sektöründe gibi alanlarda oldukça kullanılmaktadır.

Saf suyu, bir bardağa konulması halinde, bakılarak ayırt etmek mümkün değildir. Ancak içilirse saf su olduğu anlaşılır. Çünkü içerisinde mineral bulunmadığından dolayı, ağızda yavan ve buruk bir tat bırakır. İçilmesinde zarar yoktur ancak yarar da yoktur.

Saf suyu aslında çeşitli şekillerde evlerimizde kullanmaktayız. Ütü suyu, radyatör panellerinde kullandığımız su, saf sudur.

Adındaki gibi saf olmaması rağmen son yıllarda bebek bezi ve ıslak mendillerde saf su kullanılmaktadır.

 

Saf suyun vücudumuzla teması halinde zararlı sonuçlar olabilir. Saf su hipotonik (madde yoğunluğunun, sıvı yoğunluğundan daha az olduğu ortama denir. Hücre, izotonik ortamdan alınıp hipotonik ortama konulursa bulunduğu ortamdaki sıvıyı içine alarak şişer) özellik gösterdiği için, ciltle uzun süre tamas etmesi durumunda toksit etki yaratır. Hücreler saf suyu çeker ve şişerak patlar.

 

Saf suyun fazla içilmesi halinde vücuttaki iyon dengesi bozulacağı için, su zehirlenmesine yol açabilir. Aynı şekilde fazla su içilmesi halinde de tuz dengesi kaybolacağı için yine su zehirlenmesi olabilir. Herşey de olduğu gibi bir şeyin aşırı tüketilmesi zarara yol açacaktır.